Turan Sözcüsü Detayı
KİRLENMİŞ SENDİKAL DÜZENE BİR ELEŞTİRİ
TURAN SÖZCÜSÜ TARİHİ: 19 Kasım 2025Geçtiğimiz günlerde, bir eğitim sendikasının genel başkanının, siyasetin en üst kademesinden gelen ve kamuoyunda büyük tartışma yaratan bir liderin 'İmralı ziyareti' çağrısını "ayakta alkışlayarak" desteklemesi, sendikacılığın sınırlarını ve önceliklerini yeniden gündeme taşıdı. İsimler ve siyasi partiler ne olursa olsun, bir sendika başkanının bu denli keskin bir siyasi manevraya gösterdiği coşkunun, mesleki temsil sorumluluğuyla ne kadar bağdaştığı ciddi bir sorgulamayı hak ediyor.
Alkış Kime Verilmeli?
Bir sendika, üyelerinin ekonomik, sosyal ve mesleki haklarını korumak için vardır. Bir eğitim sendikası lideri, enerjisini ve en güçlü tepkisini; öğretmenlerin maaş adaletsizliğine, okullardaki şiddet olaylarına veya atama bekleyen binlerce gence yönelik çözüm arayışlarına harcamalıdır.
Oysa burada, bir sendika liderinin en güçlü ve duygusal jestini, meslektaşlarının somut yaşam kalitesini doğrudan etkilemeyen, tamamen siyasi bir tartışmaya tahsis ettiğini görüyoruz. Akla şu basit soru geliyor: Öğretmenlerin haklı bir kazanımı mı, yoksa bir siyasi liderin hamlesi mi 'ayakta alkışlanacak' önemdedir? Bu coşku, sendikal gündemin asıl meselelerden koparak, siyasi ittifakların ajandasına hizmet etme riskini barındırır.
Temsil ve Güven Krizi
Sendikalar, farklı dünya görüşlerine sahip üyeleri tek bir çatıda birleştirir. Başkanın bu kadar keskin bir siyasi pozisyonda, koşulsuz bir destek sergilemesi, sendikanın tüm üyeleri nezdindeki tarafsızlık ve kapsayıcılık imajını zedeler. Muhalif siyasi görüşteki üyeler, temsilcilerinin kendi ideolojik duruşunu bir parti liderinin manevrasına bu denli güçlü bir şekilde yansıtması karşısında kendilerini dışlanmış hissedebilirler.
Sendika liderliğinin misyonu, bir partinin siyasi vekili olmak değil, üyelerinin ortak çıkarlarını koruyan profesyonel bir güç olmaktır. Alkışlar, siyasi figürlere değil, meslektaşların haklı mücadelesine ve kazanımlarına saklanmalıdır.
Bu olay, sendikal liderliğin, siyasi sadakat ile mesleki sorumluluk arasında sıkıştığı bir anı temsil ediyor. Bir sendika başkanı, kişisel siyasi duruşunu koruyabilir, ancak makamının ağırlığı, coşkusunu öncelikle üyelerinin ekmeği, onuru ve güvencesi için kullanmasını zorunlu kılar. Siyasi alkışlar, ne yazık ki, sendikal gündemin önceliklerini geri plana atma potansiyeli taşımaktadır.


