Haber Detayı

Enflasyon Tespitlerimiz
HABER TARİHİ: 06 Mayıs 2025 | 165 Kişi okudu Enflasyonun Kıskacında Türkiye: Orta Direğin Çöküşü ve Yoksulluğun Kalıcılaşması
2025 yılı itibarıyla Türkiye ekonomisinde enflasyonun etkileri, sadece fiyat etiketlerinde değil, vatandaşın sofrasında, yaşam kalitesinde ve sosyal yapısında açıkça hissediliyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Nisan 2025 Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) verileri, ülkedeki derin ekonomik sorunların gün yüzüne çıkmasını sağladı.
TÜFE Gerçekleri: Kağıt Üzerindeki Artışlar, Sofrada Eksilenler
TÜİK’e göre Nisan 2025'te aylık TÜFE artışı %3,00 olurken, yıllık enflasyon %37,86 seviyesinde gerçekleşti. Ekonomistlerin beklentisi ise %3,1 aylık ve %38 yıllık artıştı. Bu durum, resmi verilerin hâlâ toplumun beklentilerinin hemen altında kalmasına rağmen, hissedilen enflasyonun çok daha yüksek olduğunu gösteriyor.
2025 sonu TÜFE tahmini %31,29 olarak belirtilse de bu tahmin, halkın günlük harcamalarında yaşadığı reel artışı yansıtmaktan oldukça uzak.
Ana Harcamalarda Yıkıcı Yükseliş
Özellikle en temel ihtiyaç kalemlerinden biri olan gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yıllık artış %36,09 seviyesine ulaştı. Aylık artış ise %2,01 oldu. Bu artışlar, özellikle dar gelirli aileler için hayati öneme sahip. Nisan ayında 143 tüketim kaleminden 121’inde fiyatlar artarken sadece 18 kalemde düşüş yaşandı.
Konut grubundaki yıllık artış oranı ise %74,07 ile en yüksek seviye olarak kayda geçti. Bu durum, barınmanın artık lüks haline geldiğini ve dar gelirli vatandaşların şehir merkezlerinden koparıldığını gösteriyor.
Orta Sınıfın Sessiz Çöküşü
Gelir artışları, enflasyon karşısında tamamen erirken, özellikle sabit gelirli memur ve emekliler açısından tablo oldukça vahim. Asgari ücretlinin, açlık sınırına çok yakın bir gelirle yaşamaya zorlanması, orta sınıfı yoksullaştırıyor. Memurların aldığı zamlar enflasyon karşısında çoktan eridi; oluşan enflasyon farkı hayat standardında ciddi bir düşüş anlamına geliyor.
Yoksulluk Sınırı ve Gerçek Hayat
2025 yılı itibarıyla dört kişilik bir ailenin açlık sınırının 22.886 TL, yoksulluk sınırının ise 79.165 TL olduğu hesaplanıyor. Buna karşın, Türkiye’deki asgari ücret halen bu rakamların çok altında kalmakta. Bu durum, milyonlarca insanın açlıkla burun buruna yaşadığını ve sosyal devlet politikalarının artık yetersiz kaldığını ortaya koyuyor.
İstatistikler Yoksulluğu Örtmüyor
TÜİK'in verileri, ekonomik gidişatın resmi bir çerçevesini sunsa da sokaktaki vatandaş için bu veriler, boş buzdolapları ve eksilen alışveriş sepetleri anlamına geliyor. Orta sınıf hızla yok olurken, yoksulluk sadece gelir düşüklüğü değil; sağlığa, eğitime ve barınmaya erişimin sınırlanmasıyla birlikte sistematik bir kısıtlanma haline geliyor.
2025 yılında sürdürülebilir bir ekonomik yapı için, açıklanan verilerin halkın gerçekliğine uygun hale getirilmesi ve adil gelir dağılımını önceleyen politikaların hayata geçirilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir.
Turan Eğitimcileri Sendikası Genel Merkezi
[21:06, 05.05.2025] Nural Kuyrukcu: Krizden Çıkışın Reçetesi: Enflasyon Sarmalından Refaha Giden Yol
2025 yılında Türkiye ekonomisi, yüksek enflasyonun, daralan alım gücünün ve çöküşte olan orta sınıfın ağırlığını hissetmeye devam ediyor. En temel harcama kalemlerindeki artışlar vatandaşın yaşamını doğrudan etkilerken, yoksulluk artık sadece gelir eksikliği değil; bir yaşam tarzı, kader haline gelmiş durumda. Bu karanlık tablodan çıkmak mümkün. Ancak bunun için popülist değil, yapısal, cesur ve kalıcı reformlara ihtiyaç var.
1. Güvenilir ve Şeffaf Bir Enflasyon Hesaplama Mekanizması Kurulmalı
Sorun: TÜİK’in açıkladığı enflasyon verileri ile halkın hissettiği enflasyon arasında ciddi bir uçurum var. Bu durum, ekonomik kararların doğruluğunu ve güvenilirliğini zedeliyor.
Çözüm:
Enflasyon hesaplama süreçleri bağımsız ve şeffaf hale getirilmeli.
Alternatif veri kaynakları da dikkate alınarak geniş tabanlı bir fiyat izleme sistemi kurulmalı.
TÜİK bağımsızlaştırılmalı ve siyasi etkiden arındırılmalı.
2.Asgari ücret ve gelir politikaları yaşam maliyetine endekslenmeli.
Sorun: Asgari ücret, açlık sınırının bile altında kalıyor. Bu durum milyonları yoksulluğa mahkûm ediyor.
Çözüm:
Asgari ücret yılda iki kez değil, dört kez revize edilmeli.
Tüm kamu maaşları TÜFE'ye değil; “gıda enflasyonu + reel yaşam maliyeti artışı” formülüne göre artırılmalı.
Gelir dağılımını iyileştirecek vergisel adımlar (artan oranlı vergi, servet vergisi) atılmalı.
3. Temel harcamalarda kamu müdahalesi ve sosyal destekler artırılmalı.
Sorun: Gıda, konut, ulaşım gibi kalemlerdeki yüksek fiyatlar sabit gelirli kesimleri boğuyor.
Çözüm:
Tarımsal üretim desteklenmeli, gıda tedarik zincirindeki tekelleşme önlenmeli.
Sosyal konut projeleri hızlandırılmalı ve dar gelirlilere yönelik kira desteği artırılmalı.
Ulaşımda kamu yatırımları artırılarak vatandaşlar için maliyetler düşürülmeli.
4. Enflasyonla mücadelede faiz ve para politikaları tutarlı hale getirilmeli.
Sorun: Kredi genişlemesi enflasyonu körüklüyor; para politikası mesajları güven vermiyor.
Çözüm:
TCMB bağımsız çalışmalı; politika faizleri siyasi baskılardan arındırılmalı.
Bankacılık sektöründe kredi politikaları, üretken sektörleri önceleyerek yeniden düzenlenmeli.
Döviz kuru dalgalanmaları denetim altına alınmalı, rezervler güçlendirilerek spekülatif hareketler önlenmeli.
5. Orta sınıfı güçlendirecek eğitim, sağlık ve istihdam politikaları şart.
Sorun: Orta sınıfın alım gücü eridi, çocuklarına iyi eğitim ve sağlık olanakları sunamıyor.
Çözüm:
Kamusal eğitim ve sağlık sistemleri güçlendirilmeli, özel sektör baskısı azaltılmalı.
Nitelikli istihdam yaratacak yatırımlar (yeşil ekonomi, teknoloji, üretim) teşvik edilmeli.
Genç işsizliğiyle mücadele için özel teşvik paketleri devreye sokulmalı.
Popülist değil, akılcı ve adil bir ekonomi yönetimi gerekli.
Türkiye’nin kronikleşmiş ekonomik sorunlarından çıkışı için makro göstergelere değil, toplumun gerçek ihtiyaçlarına odaklanan bir yaklaşım gerekiyor. Orta sınıfı ayağa kaldırmadan, yoksulluğu azaltmadan ve refahı tabana yaymadan hiçbir ekonomik başarı kalıcı olamaz. Bunun için hem siyasi irade hem de toplumsal destek şart.